Basit Usulde Vergilendirme Nedir?
Basit usulde vergilendirme, Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 46. maddesinde düzenlenen ve özellikle küçük ölçekli esnaf ve sanatkarların ticari kazançlarının daha kolay bir yolla tespit edilmesini sağlayan bir vergilendirme yöntemidir. Bu sistem, “Esnaf Muaflığı” (tamamen vergiden muaf olma) ile “Gerçek Usulde Vergilendirme” (tam kapsamlı defter tutma) arasında bir köprü görevi görür. Temel amacı, küçük işletmelerin vergiye uyum maliyetlerini düşürmek ve bürokratik işlemleri en aza indirmektir. Bu rejimde, işletmelerin bir hesap dönemi içindeki gelir ve giderleri arasındaki fark üzerinden, yıl sonu kazancı belirlenir ve vergilendirilir.
Basit Usule Tabi Olma Şartları Nelerdir?
Basit usulde vergilendirme şartları, GVK’nın 47. (genel) ve 48. (özel) maddelerinde net bir şekilde tanımlanmıştır. Bir esnafın bu avantajlı rejimden faydalanabilmesi için bu iki gruptaki tüm koşulları bir arada sağlaması zorunludur.
Basit usul ve gerçek usulde vergilendirme ayrımında, basit usulden gerçek usule geçiş keskindir. Bu şartlardan herhangi birinin ilgili yıl içinde ihlal edilmesi (örneğin, belirlenen ciro limitinin aşılması), mükellefin takip eden takvim yılı başından (1 Ocak) itibaren gerçek usulde vergilendirilmeye başlamasına neden olur. Önemli bir detay ise, gerçek usule geçen bir mükellefin, şartları yeniden sağlasa bile Gelir İdaresi’nin izni olmadan veya iki yıl geçmeden basit usule geri dönememesidir.

Basit Usule Tabi Olmanın Genel Şartları
Yeni basit usulde vergilendirme rejiminin genel şartları, mükellefin “küçük esnaf” kimliğini korumasına odaklanır. Bu şartlar GVK Madde 47’de belirtilmiştir ve şunları içerir:
- Mükellefin kendi işinde bilfiil çalışması veya işin başında bizzat bulunması (hastalık, askerlik, seyahat gibi zorunlu ayrılmalar bu şartı bozmaz). Yanında işçi çalıştırmak, “işin başında bizzat bulunma” şartını tek başına ortadan kaldırmaz.
- İş yerinin mülkiyeti mükellefe aitse, emsal kira bedelinin; kiralanmışsa, yıllık kira bedelinin basit usulde vergilendirme 2025 yılı için belirlenen hadleri (Büyükşehirler için 55.000 TL, diğer yerler için 34.000 TL) aşmaması gerekir.
- Mükellefin, bu faaliyeti dışında başka bir ticari, zirai veya mesleki faaliyetten dolayı gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olmaması zorunludur.
Basit Usule Tabi Olmanın Özel Şartları
Özel şartlar ise, GVK Madde 48’de belirtildiği üzere, işletmenin yıllık ekonomik büyüklüğünü, yani cirosunu sınırlar. Basit usulde vergilendirme 2025 yılı için geçerli olan (ve her yıl yeniden değerleme oranında artırılan) bu parasal sınırlar şunlardır:
- Alım-Satım Yapanlar (Esnaf): Yıllık mal alış tutarının 690.000 TL‘yi veya yıllık mal satış tutarının 1.100.000 TL‘yi aşmaması. (İkisinden birinin aşılması yeterlidir).
- Hizmet İşletmeleri (Berber, terzi, tamirci vb.): Yıllık gayrisafi iş hasılatının 340.000 TL‘yi aşmaması.
- Karma Faaliyet (Hem Alım-Satım Hem Hizmet): Yıllık satış tutarı ile hizmet hasılatı toplamının 690.000 TL‘yi aşmaması.
Bu limitlerden herhangi birinin ilgili yıl içinde aşılması durumunda, mükellefiyet 1 Ocak’tan itibaren gerçek usule döner.
Basit Usule Tabi Olmanın Avantajları
Basit usulde vergilendirme faydaları, küçük esnaf için ciddi anlamda bürokratik ve mali kolaylıklar sağlar. Bu avantajlar, esnafın karmaşık vergi süreçleriyle boğuşmak yerine sadece işine odaklanmasını amaçlar.
- KDV Muafiyeti: En büyük ve en bilinen avantajdır. Basit usule tabi mükellefler Katma Değer Vergisi‘nden (KDV) muaftır. Bu sayede, mal veya hizmet satarken KDV hesaplamazlar, fatura veya fişlerinde KDV göstermezler ve en önemlisi, her ay KDV beyannamesi verme yükümlülükleri yoktur.
- Defter Tutma Yükümlülüğü Yoktur: Gerçek usuldeki mükelleflerin tutmak zorunda olduğu Yevmiye Defteri, Defter-i Kebir gibi defterleri tutmazlar. Sadece aldıkları ve düzenledikleri belgeleri (fatura, perakende satış fişi vb.) saklamakla yükümlüdürler.
- Genç Girişimci İstisnası Uyumu: Eğer mükellef 29 yaşından küçükse ve ilk defa iş kuruyorsa, 3 yıl boyunca elde ettiği kazancın 2025 yılı için 230.000 TL’lik kısmı Gelir Vergisi’nden istisna edilir. Bu, basit usulle birleştiğinde vergi yükünü sıfıra indirebilir.

Basit usulde vergilendirme dönemi, gerçek usulün aksine üçer aylık değildir. Mükellefler, üç ayda bir Geçici Vergi beyannamesi vermez ve bu vergi türü ile ilgili bir ödeme yapmazlar.
Basit usulde vergilendirme beyanname yükümlülüğü, yılda sadece bir defaya mahsustur. Yıllık gelir-gider farkı üzerinden hesaplanan kazanç, takip eden yılın Şubat ayında tek bir Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan edilir ve vergisi iki taksitte (Şubat ve Haziran) ödenir.
Vergi yansıması mekanizmaları, basit usuldeki mükellefi dolaylı olarak etkiler. KDV’den muaf oldukları için, alışlarında ödedikleri KDV’yi indirim konusu yapamazlar (çünkü beyan edecekleri bir KDV yoktur). Bu durum, ödedikleri KDV’yi doğrudan maliyetlerine veya giderlerine eklemelerini gerektirir. Bu maliyet artışı da doğal olarak, KDV’yi bir maliyet unsuru olarak fiyata yansıtmalarını gerektirebilir. Ancak bu durum, alışlarının çoğunu nihai tüketiciden veya yine basit usuldeki başka bir esnaftan yapanlar için bir dezavantaj yaratmaz.

